AŞK MI DEĞİL Mİ ?
AŞK MI DEĞİL Mİ ?
İnsanın ve insanlığın varoluşundan beri en eski kavramdır belki de aşk. Yaşanmış veya kurgusal aşk hikayeleri anlatılıp durulur bunca zaman.. Peki gerçekten aşk böylesine kaçınılmaz bir duygu mudur ?
Yapılan bazı bilimsel çalışmalarda; cinsiyet, yaş, dini inanç, etnik grup farklı olsa da aşık olan kişilere yöneltilen sorularda benzer cevaplar alınmıştır. O zaman da şu soru sorulabilir: Aşk herkeste nasıl bu kadar benzer yaşanabiliyor ? Nedir onu böyle kaçınılmaz yapan ?
Duyguyla mantığın çatışması olduğu söylenirse de; en mantıklı insanların bile aşık olma arzusunda olduğu gerçeğini değiştirmez bu.
Aşkı tanımlarken mutluluk - acı, gerçek - düş, umut – umutsuzluk, güç- güçsüzlük şeklinde birbiriyle karşıt duygu hallerinin beraberce yaşandığı görülür.
Karşılıklı yada karşılıksız yaşanabilir. Bazen mutlu, olumlu bir yaşam sağlarken bazan yaşamı acıya çevirebilir. Yaşanan ne olursa olsun aslında her aşk kişiseldir ve kişinin kendi tecrübelerini oluşturur.
Kişiler; neşe, hüzün, korku, kaygı gibi duygusal bakımdan yoğunluk yaşadıkları dönemlerde aşka daha kolay kapılabiliyorlar. Bazen de bu duygularla aşık olunan kişilerden çok aşka da aşık olunabiliyor.
Zaman zaman zıt kutupların birbirini çektiği görüşünü destekler nitelikte aşklar yaşansa da daha çok ortak anlayış, ortak değer yargıları ve dünya görüşüne sahip olan kişilere daha çok aşık olunuyor.
Yaşadığımız dönemde çok farklı inanç ve kültürlere sahip kişiler de birbirlerine tutulup aşık olabiliyor. Bu da aşkın hesapsız, kitapsız, belli bir aritmetik gözetmeksizin yaşanabilmesinden ve güçlüklerin üstesinde gelebilme gücüne güvenilmesinden olabilir.
Bütün bunlarla birlikte bu güzel ve özel duyguyu yaşarken; aşkın kolay ve hızlıca tüketilmesinden de çekinmek gerekiyor. Zira aşk eskisine göre çok daha hızlı bir şekilde tüketilebiliyor. Bu da onun evrensel ve zamanlar üstü olan büyüsünü bozabiliyor.
0 536 379 18 48 & 0533 373 81 23